bugün
yenile
    1. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      martin scorsese ve todd phillips’ten joker’in orijin öyküsünü anlatan yepyeni bir proje geliyor! geçtiğimiz haziran ayında vizyona giren wonder woman ile aradığı pozitif eleştirilere ve izleyicilerin onayına kavuşan dc comics genişletilmiş evreni, bir yandan da yeni filmler duyurmaya devam ediyor. ben affleck‘in canlandırdığı batman önderliğinde şekillenen evrende, batman külliyatına ait karakterler için spin-off filmlerin de çekileceği biliniyordu. daha önce gotham city sirens, nightwing ve batgirl filmlerinin geleceğini duyuran wb, bu spin-off projelerine bir yenisini daha ekledi. deadline‘ın özel haberine göre; yapım ekibiyle oldukça dikkat çeken yeni proje, ilk kez suicide squad‘ta izlediğimiz jared leto‘nun canlandırdığı joker’in orijin öyküsünü izleyenlere aktaracak. ancak bu yeni filmde batman’in baş düşmanını canlandıracak kişi leto olmayacak ve rol için daha genç bir oyuncu tercih edilecek. haber
    2. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      fırından yeni çıkmış fragman; link not: joaquin phoenix, beklentimi yükseltiyorsun.. yapma yanarız. sonra kimse söndüremez bizi.
    3. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      taze fragmanıyla daha bi' heyecanlandıran. link
    4. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      4 ekim'i 4 gözle bekliyoruz kral.
    5. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      *spoiler barındırmıyor. joker filminde joker'den başka hiçbir şey yok. sinema sanatı adına bu iyi bir şey mi bilemedim. çok iyi film ama abartıldığı kadar değil. yine de birkaç oscar ödülü alacaktır. ek: c. nolan; prestij filmlerini başkalarıyla kıyaslayabileceğiniz bir yönetmen değil. en iyi erkek oyuncu ödülünü almasını pek istemiyorum açıkçası ama mümkün. en iyi kostüm tasarımı ve en iyi sinematografi ödüllerini alabilir. bu 3'ünden 2'sini verirler gibime geliyor. ses tasarımı, miksajı, otu boku, sesle alakalı herhangi bir ödül verirlerse üzülürüm. zaten bence en iyi film ödülünü - evet şimdiden- alabilecek bir film olmadığını düşündürdü. hele ki oscar'ın politik duruşunu düşününce filmin şiddet içeriği ve pompalanan algı sebebiyle film, konu, senaryo vs dallarında ödül vermezler bence. ayrıca evet söylendiği kadar olmasa da temelde anarşiyi ve kaosu değil ama dümdüz şiddeti parlattığı doğru. bunun aynı zamanda bir pr'a dönüştürülmüş olması filmde bir tür şiddet rasyonalizasyonu olduğu gerçeğini değiştirmiyor. bunun öyle olmadığını, filmin yanlış anlaşıldığını ya da anlatıldığını söyleyenle de sabaha kadar tartışırım. ayrıca inşa ettikleri "joker" hiç beklemediğim kadar kötü bir yerden tutulmuş bir joker. ben böyle bir joker izlemek istemezdim. aradığım anti-kahraman/antogonist/protogonist/villain artık her ne boksa böyle bir şey değil. mevzuyu temellendirdikleri nokta çok yumuşak geçilmiş. tamamen politik gibi geliyor insana. ama buna rağmen çok beğendiğim bir karakter olmayı da başardı. sadece tercihim bu olmazdı. vizyonda kaldığı süre boyunca izlenebilecek tek film. joker'den başka bir şey yok derken konusu bakımdan değil, karakter işlenmesi bakımından söylüyorum yoksa filmin kendi içinde irili ufaklı göndermeleri, bir önermesi, anlatmak istediği bir derdi ve zeka çabası var evet. tek kişilik bir gösteriye sığdırmayı tercih etmişler. film kesinlikle bir halk ayaklanması, bilinçlilik hareketi, devrim, anarşi, kaos vs. güzellemesi yapmıyor. bunu önermiyor. böyle bir algı oluşması da bildiğin pr. ama şiddet kavramına karşı "ilgi" çekebilecek iddialarda bulunmaktan çekinilmemiş. aslında buna rağmen çekindiklerini düşündürecek bir yerden ele alınıyor bu şiddet yaklaşımı. şiddet kavramına ilginç bir yaklaşım sergilediğini düşünüyorum. gerçi bunda bile film içerisinden bir savunma yapılabilir. bunu düşünüp önlem almışlar gibi hissediyorsun. joker maskesi takıp salak salak annenizin bileziklerini çalmayacak zihinsel erginliğe ulaştıysanız gidin izleyin işte. tatavaya gerek yok. görsel tasarım ve görüntü yönetmenliği açısından çok ama çok iyi film zaten. i̇zlerken mest oluyorsunuz görsel anlamda. kafa s*kmem bu kadar.
    6. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bugün izlediğim ve en az heath ledger'in jokeri kadar beğendiğim filmdir. jokeri canlandıran (bkz: joaquin phoenix) ise oscar alır bence uzun süredir beni bu kadar etkileyen bir film hatırlamıyorum oyunculukları,senaryosu her şeyiyle
    7. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      son zamanlarda sinemada izleyip verdiğim paraya değdiğini düşündüğüm tek film olabilir. filmin beni en çok etkileyen kısmı da orjinal hikaye de joker kimyasal bir tankın içine düşerek joker halini alıyordu. filmde kimyasal tank yerine yozlaşmaya yüz tutmuş bir toplum bir toplumu kullanmışlar.
    8. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      bütün hayatım boyunca, gerçekten var olup olmadığıma emin değildim. ama varım. bu filmdeki en güzel repliklerden biriydi benim için insana çok farklı duygulara sürükleyen tam bir baş yapıt
    9. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Durup durup bu başlığa yazıyorum ama filmi gerçekten çok beğendim.çıktığı günden beri 4 defa izledim.konunun ağır ağır işlenmesi,içinde geçen güzel diyaloglar ve joaquin phoenix'in müthiş oyunculuğu bir araya gelince her izlememde aynı zevki alabiliyorum.
      0Ay böyle yazınca açıp bi daha izleyesim geldi sjsjsj - mad hatter 01.06.2020 02:04:34 |#3793945
      1Sjsjsjsj ben 5.defa izliyorum şu an - elevay 01.06.2020 02:20:49 |#3794104
    10. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Ertuğrul Faik Çoker adlı abimizin başından geçenleri anlatan film. (bkz: Arthur Fleck) Şaka bi yana gayet hoş filmdi. joaquin phoenix döktürmüş.
    11. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Şu film o kadar çok şey anlatıyor ki her izlediğimde farklı bir detay gözüme çarpıyor. Farklı bir düşünce ne kadar güzel işenmiş .Joaquin Phoenix ise resmen kariyerinin zirvesini bu filmde yaşadı resmen. Filmi izlemediyseniz tek başınıza izlemenizi tavsiye ederim.
    12. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      how about another joke, Murray?
    13. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Oyunculuk harikaydı kesinlikle. Çok beğendiğim, ilgiyle izlediğim sahneleri de vardı ama açıkçası beklediğim gibi değildi. O kadar büyük yorumlar okudum ki, beklentimi karşılamadı. Daha iyi bir şey beklemiştim...
    14. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Türk sinemasında en az iki defa yapılmışı olan film. Taxi driver, king of comedy falan onları geçiyorum zaten. Doğrudan referans onlar. Ancak Joker'den 2 hafta sonra vizyona giren Cem Yılmaz'ın karakomik filmler serisinin ilk filmi olan "iki arada" filmi bildiğin joker-turkish remake. İşlediği konu, karakter motivayonu, karakter dönüşümü, filmin bakış açısı vs. bildiğin joker olmuş ayzek. Epey dikkatimi çekmişti bu durum. Ayrıca en az 35 sene önce çekilmiş olan Şener Şen filmi olan "çıplak vatandaş" filmi de joker'le çok ciddi benzerlikler taşıyor. İki yerli filmi de bu gözle izleyin ne dediğimi daha iyi anlayacaksınız zaten.
    15. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      2019 yapımı, nefis film. bu filmi ilk yayınlandığı zaman sinemada izlemiştim, bir de az önce izledim. ilk izlediğimde de sevmiştim ama açıkçası heath ledger'ın the dark knight'taki joker performansı joaquin phoenix'ten daha iyi gelmişti bana. ki, hala aynı fikirdeyim. bu film de güzel ancak eksik. çok hızlı geçiyor konular ve karakter değişimi çok çabuk oluyor. her ne kadar o süreci ben iyi anladığımı düşünsem de çoğunluğun anlık gazını aldığını düşünüyorum. entrynin devamını filmi henüz izlememiş olanlar okumasın lütfen. joker'imiz, yani arthur bir palyaço. haliyle tek görevi insanları güldürmek. ancak bir iş günü elinden işinin alınıp yeni yetme gençler tarafından hakir görülmesi, olayların birebir başlamasına neden oluyor. annesiyle beraber yaşayan arthur, onu o denli çok sevip ona o kadar çok güveniyor ki, annesi onun için tanrı timsali. tabii, bu esnada işine son veriliyor. gerekçe olarak da çocuk hastaların yanında yere silahının düşmesi gösteriliyor. ancak daha birkaç gün önce gençler tarafından şiddete uğrayan arthur'un direkt kendisi. yani, şiddet de filmin sonlarına doğru arthur'un belirttiği gibi, aslında en temelde subjektif. ancak otorite bunu kabul etmiyor. geçmişiyle ve kendi benliğiyle yüzleşmeye başlayan arthur, kötü sürprizlere birebir tanık olup toplumdan sadece nezaket ve toplum tarafından kabul edilme beklerken babası sandığı adam tarafından bile şiddete uğruyor. burnu kırılıyor. yine de vazgeçmiyor. nereye kadar? robert de niro'nun canlandırdığı komedyenin onu programında aşağıladığı ana kadar. tabii, bu durumdan önce arthur'un metroda öldürdüğü üç borsacı, filmin ta ilk başında belirtilen, 18 gündür çöpleri toplanmamış gotham şehrindeki ezilmişlerin içine su serpiyor. öyle ki, insanlar palyaço maskeleri takıp borsacıları öldüreni bir kahraman olarak görüyorlar. çünkü sistemin değişmesi için sadece konuşan çoğunluk, elini kirleten birini anında baştacı yapıyor. bu da kitle psikolojisi açısından güzel bir tespit. hatta tüm devrimci liderler veya peygamberler de aynen böyle öne çıkmış olabilir. tek farkla, peygamberler şiddete değil de daha çok sevgiye ve hoşgörüye başvurmuştur. ve birkaç devrimci. her neyse işte. arthur'un yavaş yavaş değişimi ve sistemi koruyan polislerle olan kedi köpek kavgası en nihayetinde arthur'un canlı yayında, söyledikleri ile yaptıkları asla uymayan (zira arthur'a canlı yayında cinsellikle ilgili espri yapmamasını söyleyen komedyen ve programın sahibi, arthur daha yayına çıkmadan bir salise önce cinsellikle ilgili espri yapıyor) ve "adi" olarak adlandırdığı komedyeni öldürmesiyle son buluyor. artık herkesin gözünde "joker"leşen arthur'u götüren polis arabasına sokaklarda eylem yapan palyaço maskeli kalabalıklar yandan çarpıp arthur'u polis otosundan anne rahminden çıkarır gibi yeniden dünyaya getiriyorlar. bu film güzel bir dönüşüm hikayesi. bana göre tek eksiği, meseleyi zenginlik ve yoksulluk eksenine çok çabuk getirmesi. keşke the dark knight'taki gibi sadece kaosa odaklansaydı. çünkü arthur'un toplumun gözünde bir "ucube" olmasının nedeni ta çocukluğuna uzanıyor. uğradığı bedensel şiddetten tut, sevgisiz geçen bir çocukluk ve aldığı kafa travmasına kadar. the dark knight'taki joker öyle değil ama. onun ne bedensel bir nedeni var joker olması için ne de vicdani. o sadece dünya yansın istiyor. çünkü her şeyin en temelde saçma olduğunu çözmüş. (bkz: absürdizm) güzel film. oyunculuklar enfes. üzerine çok şey konuşulur. ileri vadede yeniden izlersem, yine bir entry veya entryler yazarım. şimdilik bu kadar yeterli. son olarak, filmin direkt 18 gündür çöpleri toplanmayan bir şehirde başlaması toplumu oluşturulan bireyleri temsil ediyor aslında. yozlaşmışlıklarını. kokuşmuşluklarını. her kaçış sahnesinde arthur'a çarpan arabalarsa sistemden kurtuluşun ne denli zor olduğunu. son bir ekleme daha; filmin sonunda arthur'un akıl hastanesindeki görüntüsü, bana yayımlanacak üçüncü kitabım yok'taki şu kısmı hatırlattı; "bir suçu sadece faili değil, tüm toplum işler. toplum, en büyük azmettiricidir! tüm dinamikleriyle! ve suç olgusunda ıskalanmaması gereken tek bir gerçek vardır: suç, neden değil, sonuçtur!"
    16. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      çok iyi film. çok çok çok iyi film. joaquin phoenix gerçekten hayatının rolünü oynamış. harika bir performanstı. film, zenginlik ve yoksulluk arasındaki farkı, insanların zaman geçtikçe daha çok kaba, benmerkezci ve narsist yaşamalarını, toplumun kişilere konumuna göre nasıl davrandığını ve davranmadığını çok güzel eleştirmiş. arthur'un dönüşümünü (ilk zamanlardaki o herkes tarafından kabullenilmek, sevilmek, anlaşılmak isteyen, insanlara güvenen kişiden zamanla herkesin özünde ne olduğunun farkında olan ve kendini anlatmakla zaman kaybetmek istemeyen, uğraşmayan o adama dönüşü) çok beğendim. hayat, hepimizi bi andan sonra o kişiye çeviriyor galiba. ya da birkaçımızı diyelim.